16 Kasım 2008 Pazar

EŞKİYA PİYASADA HÜKÜMRAN

EŞKİYA PİYASADA HÜKÜMRAN ORHAN SELEN
Bir kaç ay önce petrolün varil fiyatı 160 dolara vurmuştu.
Dünyadaki petrol üreticileri ve aracılarından vurgunlarını şimdilik tamamladıktan sonra fiyatlar inişe geçti.
Buna iniş denemez.
Taş gibi düştü.
Bu gün bir varil petrol 57 dolar.
Daha da aşağı düşmesi bekleniyor..
Bu düşüş dünyadaki akaryakıt pompa fiyatlarını da etkiledi.
Birçok yerde benzin fiyatları % 50 ye kadar düşürüldü.
Bu genel gidişe Türkiye’de uyulmuyor.
Dünyada petrol fiyatları hızla yükselirken tazı gibi fiyat arttıran akaryakıt dağıtıcıları düşüşte kaplumbağa kadar yavaşlar..
Kuruş kuruş indirim yapılıyor.
Fiyat denetimi belediyelerin elinden alındı.
Bu konuda yetkili başka kurum da bulunmuyor.
Devlet devreden çıkmış durumda.
Piyasanın çakalları ile halk karşı karşıya kaldılar.
Örgütlü ve sistemli biçimde halk soyuluyor.
Akaryakıt fiyatlarındaki rezilce oyunun sadece araç sahiplerini etkilediği düşünülmesin
Halk ekmekten suya, ulaşımdan sebzeye ustaca soyuluyor.
Akaryakıt fiyatları çıktığı hızla indirilse tüm piyasa etkilenecek.
Önce ulaşımda indirim yapılacak.
Petrol fiyatlarındaki artışların girdilerini arttırdığı ekmeğe zam yapanlar geri adım atacak.
Sebze ve meyve fiyatlarında ucuzlama olacak.
Bunlar piyasalarda rahatlama yaratır.
İktidarın orta sınıfı yoksullaştırmaya yönelik çabaları durma noktasına gelir.
Ancak akaryakıt fiyatlarındaki ağır aksak indirim soygunun sürmesini sağlıyor.
Anayasamızda “sosyal hukuk devleti” kavramının ne anlama geldiğini kimse açıklayamadığı için halkı soymak da bir anayasal hak halini alıyor.
Siyasetçiler kendi çıkarları dışında başka konularla ancak teğet geçtiklerinden onlardan halkın yararına girişimler beklemek hayaldir.
Nedir ki, birkaç tüketici örgütünün fazla duyulmayan sesleri dışında halktan da tepki gelmiyor.
Toplum bilincine ulaşılmış olsa bugünlerde Türkiye’de yer gök inlerdi.
İktidar halkla dalga geçiyor.
Piyasayı ellerinde tutanlar halkla alay ediyor.
Haksız kazanç almış yürümüş.
Küresel kriz yerel kerizleme halini almış.
Halkımızın sesi çıkmıyor.
Ülkenin düşünen beyni, yükselen sesi olması gereken üniversiteler tiyatroda oyun izler gibi sessizliklerini koruyorlar.
12 Eylül darbesinin amacı akan kanı durdurmak değil halkı sindirmek ve susturmaktı.
Başarıya ulaşılmış.
Yoksullaştırılan halk dilencileştiriliyor.
İşsizlik giderek artıyor ama çeşitli alanlarda işçi de bulunamıyor.
Yiyecek paketleri, kömür torbaları ile insanlar tembelliğe de alıştırılıyor.
Bu gidişle ortada soyulacak halk kalmayacak.
O zaman piyasa eşkiyaları kimi soyacaklar?
Devleti unuttuğum sanılmasın.
Ortada halk kalmayınca devlette kalmaz.
Halkımız tehlikeyi fark edemediyse bunu adı uyku değildir.
Ölümdür.. Ölüm…

Hiç yorum yok: