28 Aralık 2008 Pazar

FETHULLAH MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, BAHAİ DİNİNİN LİDERİDİR

[Ne_mutlu_Turkum_diyene] FETHULLAH MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, BAHAİ DİNİNİN LİDERİDİR.16 Temmuz 2008 Çarşamba, 21:27
Kimden: "turks2008" Göndereni Kişiler'e ekle Kime: Ne_mutlu_Turkum_diyene@yahoogroups.comFETHULLAH MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, BAHAİ DİNİNİN LİDERİDİR.

Semih Tufan Gülaltay, İleri Yayınlarından çıkan Fethullah Müslüman
mı kitabında Fethullah Güleni farklı bir açıdan inceliyor. Kendi
kaleminden okuyalım:

Bu kitaptaki ana mevzu, Fethullahın rejim düşmanlığı ya da ABD
adına yüklendiği misyon değil... Ben Onun İslamiyetin içine
sokulmuş bir Truva atı olup olmadığını sorguluyorum. O bir Truva atı
mıdır? Fethullah Bahaîlerin gizli lideri midir? Amaç İslam dinini
tahrif etmek midir? Gerçek ve halis müslüman kitlemizi Fethullahtan
nasıl koruyabiliriz? Ve benim için işin en önemli yanı 21. asrın en
büyük dinamik gücü olan Türkçü gençliğin Türk-İslam sentezi adı
altında kandırılmasının önüne geçme yollarının ortaya konmasıdır...
Nurculuğun Türk milliyetçilerinin sırtına basarak Tevrat ittifakı
kurmasının önüne geçmek, Orta Asyada misyonerlik okulları açarak
İngilizceyi Orta Asyada tek dil haline getirme çalışmalarına artık
dur diyebilecek miyiz?

Fethullahın birinci gayesi Türk devletini ele geçirmek, ikinci
gayesi ise, geçmişin intikamını almak için İranı istila edip
İranla harbe girmektir... O, bu operasyonda Turancıları kullanmayı
düşünüyor... Bütün Türk dünyasını ele geçirdikten sonra ise önce
aldatmaca bir dinler diyalogu oluşturacak sonra da gerçekte bir
Tevrat ittifakı olan Bahaîliğe geçiş sürecini başlatarak bütün dünya
dinlerini Bahaîlik altında birleştirme sürecini başlatacaktır... Son
merhalesi Fethullahın mesih ilan edilerek dünya peygamberliğine
adım atmasıdır...

Kitapta Gülaltay, Fethullahçılığın kökeni İrana uzanan Bahaîlik
tarikatının bir kolu olduğunu ve Gülenin Bahailiğin günümüzdeki
lideri olduğunu iddia ediyor. Bahailerin sembolü de ışıktır.

Gülaltaya göre, Bahaîlik sıradan bir tarikat veya cemaat değildir.
Hatta Bahaîlik İslam içinde bir mezhep de değildir. Bahaîlik, 3
büyük dini, İslamiyeti, Hıristiyanlığı ve Museviliği tek bir pota
altında birleştirmeye çalışan bir dinlerüstü mezheptir. İranda
İslam öncesi geleneklerini sürdürmek isteyen ve bu nedenle
İslamiyeti diğer dinlerle birleştirmeye ve tahrif etmeye çalışan
çeşitli tarikatlara dayanmaktadır. Bahaîliğin ortaya çıkışını 800lü
yıllara kadar götüren Gülaltaya göre Fethullahın Müslümanlık
anlayışının ardında aslında kökeni İrana dayanan bu İslamdışı
tarikatlar vardır. Dolayısıyla Fethullahın ne kadar Müslüman olduğu
sorgulanmalıdır.

Gülaltay kitabında, İrandaki Batınî mezheplerinin her birinin
ortaya çıkışını ve birbirini nasıl takip ettiğini anlatıyor ve bu
mezheplerin neden İslamdışı sayıldığını örnekleriyle okuyucuya
sunuyor. Gülaltay, İrandaki İslamdışı mezhepleri Mazdekle
başlatıyor. Sonra sırasıyla, Hürremiye Mezhebi, Babek, İsmailiye ve
Hasan Sabbah, Hurufîler, Cavidaniye, Babilik, Bahaîlik... Gülaltaya
göre bu mezhepler farklı isimler taşımalarına karşın aslında aynı
mezhebir devamıdır. Çünkü, sık sık İran Devletine ve Halifeliğe
karşı ayaklanan bu mezhepler, başarısız olunca yollarına devam
edebilmek için isim değiştirmiştir. Yoksa eylemleri de inançları da
farklı değildir.

Bu tarikatların kısa bir tarihin sunduktan sonra Fethullahın bu
tarikatlarla bağlantısını yapıtlarından örneklerle açıklanıyor.
Örneğin Batınî tarikatlarının en önemli özelliği yasak kimliklerini
saklayarak takiyye yapmalarıdır. Gülaltaya göre, Batınîler takiyye
yaparak gerçek inançlarını gizlerler, Müslümanlarla kaynaşırlar ve
devleti içten içe fethetmeye çalışırlar. Aynen Fethullahçılar
gibi...

Batınîlerin Kitabün Nurundan Saidi Nursinin Risale-i Nuruna

Öncelikle Batınîler, şeyhlerinin kitabını Kuran yerine kabul
ederler. Cavidanîyeler, şeyhleri Fazlullahın Cavidannamesini,
Babiler ise şeyhleri Muhammed Babın kitabı Kitab-ün Nuru Kuran
kabul ederler. Ne hikmetse, Saidi Nursînin Risale-î Nuru isim
olarak ve cemaatin gösterdiği saygı bakımından, içerik olarak, Kitab-
ün Nura çok benzemektedir. Türkiyedeki Nurculara göre, Kuran
anlaşılması zordur, bu nedenle müritlere Nur Risaleleri önerilir.
Risalelere adeta ikinci bir Kuran mualemesi gösteren Fethullah,
Gülaltaya göre bu şekilde Müslümanlığa da aykırı hareket etmiş
olmaktadır. Gülaltay, Fethullahın şu sözüne dikkat
çekiyor: İlimler sahasında meselenin temel esprisini ise
Bedîüzzamanın mülahazasında buluruz. Şöyle der o: Allahın iki
kitabı vardır. Biri kainat kitabı, diğeri Kur-anı Kerim.
Gülaltaya göre Fethullah Gülen, Kainat kitabı derken Risaleleri
kastetmektedir. Gülaltay, buna benzer pek çok örneği kitabında
veriyor ve Nurcuların Risaleleri öne çıkarmasının nedeninin Kuranın
geçerliliğini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor.

Fethullah isminin kaynağı Gülenin kimliğini ele veriyor

Fethullah Gülenin isminin kaynağı da gizli kimliğinin bir başka
göstergesi. Gülenin ismi 1844 yılında İran Şahını öldürmeye
kalkışan bir Bahaî fedaisinden gelmektedir: Fethullah Kamî.
Fethullah Gülenin ailesinin İrandan göçme olduğunu da ortaya koyan
Gülaltay, Bahaîlikle bir başka bağlantısını daha ortaya
çıkarmaktadır.

Fethullahın rumuz olarak kullandığı isimler de eski Bahaî
kahramanlara atıftır. Örneğin, 1982 yılının sonlarında DGM
savcılığının hakkında başlattığı soruşturmada, Fethullahm Dahhak
kod adını kullanarak kitap yazdığı tespit edilmiş. Bilindiği üzere
Dahhak İran mitolojisinde, İranı istila edip İran Şahı Cemşiti
testere ile ortadan ikiye böldürten, İran halkına işkenceler,
eziyetler yapan bir adammış. İran halkı Dahhak-ı Zalim diye
andıkları bu gaddar adamın zulmünden perişan olmuştu.

Işık evlerinin sırrı: Ev-mabetler

Gülaltay, Babilerin ibadet için camiler yerine evleri tercih
etmesiyle Fethullahçıların Işıkevleri arasında da bir bağlantı
kuruyor: Babiler, camilere gitmez, cemaatle namaz kılmazlardı.
Bunun yerine evlerde toplanmayı tercih ederlerdi. Ardından Nur
evleriyle ilgili Fethullah Gülenin şu sözlerine dikkat çekiyor: Bu
ışık evlerinin kendine has özellikleri vardır... Yüreği pek, imanı
çelik insanların yetiştiği kutsal mekanlardır... Artık geçmişte
camide yapılan dini ruhunun müzakereleri bu evlerde biraraya
gelinerek yapılacaktır. Ve Gülaltay nur evlerinin İslamdışı
olduğunu şu şekilde anlatıyor: Anlaşılacağı gibi Fethullah Gülen,
bundan sonra caminin önemli olmadığını söylüyor. Çünkü büyük ustası
Kürt Sait de camiye girmezdi. Buradaki amaç ise İslamın birliktelik
ve cemaat ruhunu yıkmaktır. Kurretül-Aynın ve Babi şeyhlerinin
vaaz verdiği yerler camiler değildi. Fethullahın tabiriyle nur
evleriydi. Yine aynı Fethullah, Yeşeren Düşünceler isimli kitabının
164. sayfasında ev-mabet [adıyla] bu ışık evlerini tarif ediyor. Ev-
mabet terimi Bahailik dininde mabede verilen addır. Bahailerin
mabedlerine ev-mabet adı verilir.

Gülenden Bahailere gizli övgüler

Gülaltay, Fethullahın kitaplarında Bahaîlere nısal gizlice övdüğünü
de ortaya çıkarıyor. Örneğin, Fethullahın Hz. Muhammedi anlattığı
sanılan kimi yazılarında aslında Bahaîlerin lideri Molla Muhammed
Aliyi andığını aktarıyor: Dostların vefasızlığına, düşmanların
ardı arkası kesilmeyen istila ve ifsatlarına uğramasaydı, kim bilir
daha neler yapacaktı? Keşke, bu mübarek dünya; duygu, düşünce,
anlayış ve hayat felsefesiyle hiç değişmeseydi. Onun yiğitliği,
sadeliği ve mertliği bu güne kadar dipdiri kalabilseydi. Keşke O
muhteşem saray ve yüksek kasırların altın yaldızlı kubbeleri
altında, baygın ve mahmur dolaşan hasım dünyanın, talihsiz
insanlarının durumuna düşmeseydi. Gülaltay, bu alıntıda önemli bir
çelişkiyi yakalıyor: Yukardaki metinde anlatılan kasır ve saraylar
dönemin İran Şahının saraylarıdır. Çünkü Hz. Muhammed devrinde
Arabistanda ne kasır vardı ne saray.

Gülaltay, bu konuda daha pek çok örnek yakalamış. Gülaltaya göre,
baskı ve zulüm gören insan tasvirleri sanılanın aksine Hz. Muhammed
dönemi yaşamış Müslümanlar değil, başarısız ayaklanmalardan sonra
yurttan yurda göçürülen Bahailerdir. Örneğin, 1868de Bahaîler
sürgüne gönderilir. Fethullah Gülenin kitaplarında anlattığı ömür
boyu süren büyük göç aslında Bahaîlerin sürgünüdür. Gülaltaya göre
bahsedilen göç sanıldığı gibi Mekkeden Medineye Hz. Muhammedin
hicreti değildir.

Başka bir yerde ise Fethullah şöyle diyor: Bir başka defasında da
seni kardeşinle konuşmaktan men etmişlerdi. Hani o güne kadar, bir
lahza kendisinden ayrılmadığın kardeşinle konuşmaktan... Savaş
meydanlarında omuz omuza, yemek sofralarında diz dize oturduğun
kardeşinle konuşmayacaktın. Gülaltaya göre burada kastedilen de
yine Bahai liderleridir. Çünkü Müslümanların tarihinde kardeşiyle
konuşmaktan men edilme gibi bir cezalandırma söz konusu
edilmemiştir. Halbuki Abdülazizin bir fermanında, Bahaullahın
çocukları birbirleriyle konuşmamaları kaydıyla sürgüne
gönderiliyordu. Fethullahın uğruna gözyaşı döktüğü işte bunlardır.

Fethullahçılıkla Bahaî inanışları arasındaki paralellikler

Gülaltayın bulduğu çeşitli paralellikleri şöyle sıralayabiliriz:

- Bahaîler cenazelerini İslam inanışının tersine, mermer lahitler
içinde gömerler. Saidi Nursî de vasiyetinde cesedinin lahitin içine
konulmasını istemiştir.

- Bahaîlerde ibadete başlama yaşı 16dır. Fethullah Gülen de bir
kitabında şöyle demektedir: 16 yaşıma kadarki dönemi çocukluk
dönemi sayıyorum.

- Bahaîlikte el öptürmek kesinlikle yasaktır. Fethullah Gülen de el
öptürme konusunda şöyle diyor: Fevkalade rahatsızlık duyuyorum. El
öptürme prensibim hiç yoktur.

- Bahaîler, camiye girmez, cemaatle namaz kılmaz. Sadece cenaze
namazı kılarlar. Gülaltaya göre, Fethullah Gülenin de cenaze
namazı dışında camiye girip namaz kıldığını şu ana kadar kimse
görmemiştir.

- Bahaîlikte kurban kesilmez. Ünlü Fethullahçı bilim adamlarından
birisi de katıldığı bir tartışma programında kurban kesmeyi hapvan
katliamı olarak nitelendirmiştir.

- Bahaîlikte, herkes malının yüzde beşini, toplumun başında bulunan
19lar heyetine vermek zorundadır. Fethullahçı organizasyon ve
vakıfların başındaki yönetim kurulu da 19 kişidir.

Fethullah ile Bahaîler arasındaki bir başka somut bağlantı ise Saidi
Nursinin hayatından alınmaktadır. Saidi Nursi, Gülaltayın ortaya
çıkardığına göre, İran Şahına suikast düzenleyen Babilerin
şeyhlerinden Celaleddin Afganinin İrandan kaçıp Abdülhamitin
himayesine girmesi sırasında kuryelik etmişti. Saidi Nursî, yine bir
başka Bahaî tetikçi Kirmaniyi de İran-Türkiye sınırında
karşılayacak ve İstanbula kadar kendisine eşlik edecekti.

Gülenin sözlerinde gizli anlamlar

Fethullahın eserlerinde gizli gizli Bahaîlik propagandası yaptığını
da Gülaltay çeşitli örneklerle açıklıyor:

Kapı: Bahaî mezheplerinden Babiliğin kurucusu Muhammed
Babtır. Bab kelimesinin bir anlamı da kapıdır.

Ulu sultan! Canlı-cansız, insan-hayvan, (..) her şey varlığını
soluklar.: Gülaltay bir başka bölümde ise Gülenin bu sözündeki
gizli anlamı ortaya çıkarıyor: Ulu Sultan kelimesi Bahaî Şeyhi
Bahaullaha atfedilmiştir. Hayvanları, eşyaları bile Allahın
kulları olarak kabul eden ise Muhammed Babın hocası Kazım-ı
Reşdidir.

Nebiler Sultanı: Gülaltay, Fethullahın sık sık kullandığı Nebiler
Sultanı teriminin de karşılığını buluyor. Gülaltaya göre,
Fethullahın burada kastettiği Hz. Muhammed değil, Bahaullahtır.
Çünkü, Bahaullahın lakabı döneminde Sultandır.

Nur Asrı: Muhammed Babın Kitabün Nur ile Babiliği yaydığı ilk
yıllara da Nur asrı denmektedir.

Timur ve Cengiz düşmanlığı: Fethullah bir kitabında şöyle
diyor: Allah bir zamanlar Cengiz, Hülagü ve Timurlenkin eliyle
hırpaladığı ve ikaz ettiği İslam alemini bugün de Batılılar
vasıtasıyla hırpalayıp ikaz etmektedir... Gülaltay, Fethullah
Cengiz, Hülagû ve Timurlenke karşı olmasını bu hükümdarların
Bahaîlerin önemli önderlerini öldürmüş olmasına bağlıyor. Cengiz
Hanın oğlu Hülagû, Hasan Sabbahı; Timurlenkin oğlu Miranşah ise
Fazlullahı öldürmüştü.

Dönmezem ve mum gibi yanıp erimek: Bu kelimeleri de Fethullah
sık sık kullanmaktadır. Örneğin: Çevresinde kol gezen tehlikelere
aldırmadan, yüce derslerine devam eden ve hakkında bayağıların
bayağısı hükümler kesilip biçilirken. Hançer ile yüreğimi yar!
Senden dönmezem diyerek hakikati haykıran büyük muzdariplerin Evet
hep böyle ızdırap gören ızdırap düşünen ve bir mum gibi yana yana
eriyip giden, bu yüce kametlerin arkasında yürüyenler hiçbir zaman
aldanmadılar ve hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramadılar. Tahran
Kalesinde infaz edilmeden önce Dönmezem diye bağıran Bahaîlerin
ünlü kadın kahramanı Kurretül-Ayndır. O dönem Bahaîlere yapılan
işkenceler arasında en yaygın olanı da vücutları hançerle yarıp
içlerine mumlar sokulmasıydı.

Fetret Devri ve Rönesans: Fetret devri derken kastedilen Bahailerin
yaşadığı uzun sürgün dönemidir. Yeniden diriliş ise Bahaîlerin
öğretilerini tüm dünyaya kabul ettirmeleri demektir. Örneğin: Bu
ise uzun bir fetretten sonra, bu mazlumlar ülkesinin yeniden
dirilişi ve Rönesansı demektir. Kimbilir, belki o zaman batmak
üzere olan dün-yanın diğer kesiminin elinden tutup kaldırma fırsatı
doğar.

Kendini peygamber gören Gülen

Bahaîlerin bir başka propagandası şeyhlerinin peygamber olduğudur.
Bahai şeyhleri kendi peygamberlikleri altında tüm dünya dinlerini
bir arada toplanmaya çağırırlar. Gülaltay, Fethullahın kimi
yazılarında satır aralarında kendi peygamberliğini nasıl savunduğunu
göstermektedir:

Allah, elbette insanları da peygambersiz bırakmayacaktır.

İnsanlar, akıllarıyla kainatta cereyan eden hadiselere bakıp,
Allahı bulsalar bile yaratılışlarındaki gaye ve hikmeti, nereden
gelip, nereye gittiklerini ve ibadetlerinin keyfiyetlerini
peygambersiz bilemezler.

Hilafete giden yol herkese açıktır.

Hak için halkın temsilcisi demek, peygamber mesleğine talip olmak
ve onu temsil etmek demektir. Onu yapabilmek için de peygamberane
aşk, şevk, gayret, azim, cehd ve irade gerekir.

Fethullah görüldüğü gibi yeni peygamberlere ihtiyaç olduğunu ve
Allahın insanları peygambersiz bırakmayacağını söylüyor. Halbuki
İslam inancına göre Hz. Muhammed son peygamberdir. Yalnızca bu bile
Gülaltaya göre Fethullahçılığın İslamdışı olduğunun bir kanıtıdır
ve bu propagandanın bir sonraki aşaması Fethullahın kendisini Mesih
ilan etmesi olacaktır.

Fethullahın Amerikancılığının Bahailikteki kaynağı

Gülaltay, kitabın sonuna doğru Fethullahın gerçek amacının dünya
çapında bir Bahaî imparatorluğu kurmak olduğunu ortaya koyuyor.
Gülaltay, Avustralyadan Afrikaya Asyadan Amerikaya milyonlarca
Bahaînin bulunduğunu söylüyor. Bahai imparatorluğunun işlevi dünya
çapında ABDyi iktidara getirmek olacaktır. Zaten, Bahailiğin ortak
dili de İngilizce olacaktır. Gülaltaya göre ABDde bugün 20 milyon
Bahaî yaşıyor ve Bahailerin etkinliği oldukça önemli. Zaten
Bahailerin kullandığı ev-mabetlerin kubbeleri de Beyaz Sarayın
kubbesine benziyor.

Fethullahın Orta Asyadaki misyonu da bu şekilde ortaya çıkıyor.
Gülaltaya göre Bahailer dünya çapındaki iktidarlarında İngilizceyi
resmi dil olarakilan edeceklerdir. Fethullahın okullarının tümünde
İngilizcenin öğretilmesinin nedeni olarak bunu gösteriyor. Üstelik
Fethullahın en etkin olduğu Türk Cumhuriyetlerinden olan
Yakutistanın durumunu da Gülaltaydan öğreniyoruz. Bu ülkedeki
Fethullahçı proje sonunda başarıya ulaşmıştır. Yakutistanın resmi
dili İngilizce olarak ilan edilmiştir.

Gülaltay, Fethullah Gülen tehlikesinin uluslararası çapta olduğunu
bu şekilde olduğunu ortaya koyduktan sonra kitabında tüm Türk
milletini uyarıyor ve Fethullah tehlikesi hakkında Devlet üzerine
düşeni yapmazsa görevin Kuvayı Milliyeci Atatürkçülere düşeceğini
söylüyor:

Atatürk ve Kuvayı Milliyeci yiğitlerin kurduğu devlet, hiçbir zaman
sarsılmayacak, bu sarp kale, tunçtan yığınlar halinde omuz omuza
yürüyen Türk gençliğinin sırtında, ulaşılmaz bir kartal yuvası
olarak ebediyete kadar var olacaktır.

Bahaullah
Bahaullahın Osmanlı Padişahı tarafından azlettirilmesi
http://www.bahaullah.org/constantinople/

sembolleri ışık ve finansal destekçileri yahudi
http://www.bahaullah.org/shrine/be-illumined/

islamiyete karşı amaçları tek dünya dini yaratmak
http://www.bahaullah.org/relics/seals-of-bahaullah/

Kuranı Kerime karşı Bahaullahın yazdığı kutsal kitap
http://www.bahaullah.org/tablets/most-holy-book/

http://www.bahaullah.org/akka/

http://reference.bahai.org/en/t/b/KA/ka-15.html#gr6

http://www.bbc.co.uk/religion/religions/bahai/

1 yorum:

Deniz ve Kültür dedi ki...

Merhaba ,
Allah u Ekber

Yazıklar olsun ki böyle bir sitede kendi inançlarınıza göre biryerlere düşmanlık yapıyorsunuz.
Hz.Bahaullah ın Hayatını bilmeyen zavallılarsınız.
Eğer rahatlık isteseydi Komşu imparatorların davetlerine sığınır ülkesini terkederdi.40 yıl insanları İNSAN ALEMİNİN BİRLİĞİ ne çağırmazdı.
Akıl ile hareket temek kapasitesinden de yoksun bir iddia ne yazık ki hayatınızı bir karabasan gibi etkisi altına aldığı anlaşılıyor.
Bugun Bahai Emrinin doğduğu ülkeye bakınız.Bundan önce kaçan Tanrı peygamber ve Nebilerinin aksine kendi iradesi dışında iki cihan imparatorluğu içerisinde oradan oraya savrulmuş bir mazlum hayattan bahsediyorum.
Eğer Fethullah Gülen doğruysa bu ülkede kalır ve buradaki ,iran daki ve Dünyanın her ülkesindeki Bahailer gibi sevgi ve saygı ile bulundukları ülkelerinin kanunlarına saygılı olarak mesleki ve insani hizmetlerini sürdürürdü.
Bizim sahtekarlarla işimiz yok.
LÜTFEN YAZINIZI GERİ ÇEKİNİZ EĞER İNSANA İNANCA,İNANCINIZA SAYGILIYSANIZ.

ALLAH ZALİMLERİ KAHRETSİN.