22 Ekim 2008 Çarşamba

Ergenekon'da hukuk ihlalleri ve Gladio Saptırması

Arşiv
Künye
İletişim
Reklam
Üyelik

Site İçi Arama
Arama terimlerinizi girin

Arama formu gönder
Birinci Sayfa

Linkler
Acil Telefonlar
Belediyeler
Büyükelçilikler
Depremler
Eczaneler
Gazeteler
İgdaş Fatura
İski Fatura
Önemli Tel.
Resmi Kurumlar
Sivil Toplum
Şans Oyunları
T.C. Kimlik No
Tel. Faturası
Tel. Rehberi
Uçak Seferleri
Valilikler
Vergi No

Arslan BULUT
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
Yazı Tarihi: 22/10/2008
Anasayfaya Dön

Ergenekon'da hukuk ihlalleri ve Gladio saptırması

Ergenekon davasının soruşturma aşaması bitmeden kovuşturma aşaması başladı. Ayrıca Silivri’de kurulan mahkeme binası dışında bir panayır görüntüsünün ortaya çıkması basında ciddi tartışma konusu oldu. Esasen, soruşturma, Ceza Muhakemesi Kanunu bakımından, hata ve hukuk ihlalleri ile doludur.
* * *
Birinci olarak, soruşturma bölümünde bütün sanıklar için gizlilik kararı alınması hukuk ihlallerinin başında geliyor. Avukatlar dosya içeriğini inceleyemez ve şüphelilerle birlikte ifadede bulunamazken, nasıl oldu da bütün şüphelilerin ifadeleri aynı gün televizyonlara verilebildi? Düşünün, kanunun sadece avukatlara tanıdığı dosya içeriğini inceleme yetkisi, yine kanuna dayanarak sınırlandırılıyor, ama aynı yetki birkaç saat içinde bütün kamuoyuna veriliyor? Böyle bir hukuk uygulaması olabilir mi? Buna hukuk denilebilir mi? Soruşturmanın amacı, şüphelileri savunma hakkından yoksun bırakmak olmadığına göre, gizlilik kararının genel bir uygulama haline getirilmesi düşünülemez. Soruşturma, esas olarak niçin gizlidir; masumiyet karinesinin korunması için gizlidir! Dosyayı avukattan gizleyip, daha sonra gizlice kamuoyuna vermek açık bir hukuk ihlalidir ve sadece bu sebepten bile sanıklar aleyhinde hüküm tesis edilemez! İkinci olarak, birkaç istisna dışında bütün şüpheliler için tutuklama talebinde bulunulması da hukuka aykırıdır. Tutuklama, kaçma şüphesi ve delillerin karartılmasına karşı alınan bir tedbirdir. Mesela İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Vedat Yenerer gibi sanıklar, tutuklama olmazsa kaçacaklar mıydı? Veya delilleri karartacaklar mıydı? Sadece suçun vehametine dayanılarak tutuklama talebinde bulunulamaz. Suç vahim olabilir, ama şüpheli veya sanığın masumiyet karinesi esastır. Üçüncü olarak, gece yarısı ev baskınları, komşu veya muhtar bulundurmadan yapılan bütün aramalar hukuka aykırıdır. Dördüncü olarak, şüpheli veya sanıkların çoğunun gece yarılarına kadar ifadelerinin alınması, saatlerce ayakta bekletilmeleri, kısacası yorgun bırakılması hukuka aykırıdır. CMK’nın 148’inci maddesi ifade alma ve sorguda yasak usulleri sayarken “yorma” eyleminden bahsetmiştir. Peki, Ergenekon davasında yorgun düşürülmeden ifadesi alınan tek bir şüpheli ve sanık var mıdır? Soruşturma daha birçok bakımdan CMK’ya aykırı sürdürülmüş ve dolayısıyla delillerin büyük çoğunluğu hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiştir. Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanılarak da hüküm tesis edilemez. Edilirse Yargıtay bu kararı bozar!
* * *
Görüldüğü gibi davanın esasına girmeden ilk çırpıda bir sürü hukuka aykırılık sıralayabiliyoruz. Hepsini sıralamaya kalkışırsak, bir köşe yazısı değil bir dizi yazı, hatta kitap yazmak gerekebilir. Esasa ilişkin olarak da şunu söyleyebilirim. NATO bünyesinde “Komünizmle Mücadele” için kurulan Gladio’nun Türkiye unsurlarının varlığını artık herkes biliyor. Fakat Ergenekon davasında sanıklara böyle bir suçlama yöneltilmiyor? Suçlamayı “yandaş basın”da birkaç kişi yapıyor! Asıl Gladio’nun, yandaş basına böyle bir rol verdiği düşünülemez mi? Elbette Danıştay baskını, Hrant Dink cinayeti veya Türk aydınlarının öldürülmesi gibi olayların hesabı sorulmalıdır. Fakat elimizi vicdanımıza koyalım; şimdi bu hesap mı soruluyor?

Hiç yorum yok: